29 Ocak 2011 Cumartesi

Yüzeysel Gelenekçilik: Melodyne vs Photoshop

Son bir kaç senedir, televizyonda orada burada, duydugum iki cümle var;

Birincisi:
-Sarkıcılık artık bilgisayar programlarıyla cok daha kolay.

İkincisi:
-Fotografcılık artık photoshopla daha kolay.

Şimdi..

Fotoşop artık ele ayaga düşmüş. Herkesin dilinde bir "fotosop" ama sunu unutmamalı fotosop öyle windows live photo"daki, "cropping"den falan ibaret değil. Son derece komplike ve karsısına oturdugunda uzun sure boş boş bakılan bir program..

Müzikte spesifik olarak hangi "bilgisayar programları" ile neler yapıldıgına dair kimsenin bir fikri yok, olmasını da beklemiyorum tabi ki... Ama bir yandan da neşem gidiyor içten içe... Bir dialog, minicik:

-Mesela ne gibi programlar Asiye Hanım?
-İşte bilgisayar poroğramları var bir sürü, sarkıcıya sarkı söyletiyor

Bu "poroğramlar" sarkıcıya sarkı söyletmiyor oncelikle bunu bir açığa kavuşturmalıyız. Bu "poroğramlar" söylenmiş olan sarkıdaki vokal sıkıntıları, kabaca "entonasyonları" düzeltmemizi sağlıyor. Entonasyon nedir?  Ennnn basit haliyle şöyle diyebiliriz, notaların, şarkıcıdan veya entrumanistten dogru bir şekilde çıkışıdır, komasız, doğru düzgün ses! 

Celemony Melodyne, Antares Autotune bu "poroğramlardan" başlıcalarıdır. Sekilde de gördüğümüz gibi, yanlıs anlasılmaya cok acık bir program Yanlıs olan notaları secip, dogru notaya koyabilme özgürlüğünü bizelre vermektedir hem de hemen hemen sesi hiç bozmadan.. Kötü niyetli kullanıma acık...

Asıl konu ise, yıl 2011, teknoloji hat safhada, internet sayesinde, herkes herseyin en iyisini dinleyebiliyor, izleyebiliyor. Biraz özensiz bir fotograf ya da sound duyuldugunda "hmmm" diyor insanlar. Bunu ben de yapıyorum zaman zaman "nekadar old school" diyebiliyorum bazen mesela, ki o old schoollugu severdim ama ne oldu? Artık hepimiz en iyilerini duymaya ve görmeye alıştık.

Şimdi hersey kusursuz olmalı demek istediğim bu! Yani fotosop olmadan fotograflar okadar büyüleyici görünmeyecek ve kendinden bahsettirmeyecek. Buarada, fotosop'u kullanmak bir hüner, bir fotografı hemen hemen kusursuz hale getirmek ve ihtişamlı yapabilmek.. Bazen kusursuz değil ama ihtişamlı yapabilmek. Müzikte de melodyne, beat detector ve bilumum programlardan faydalanmak durumundayız. Cunku artık 2 kanallı masalarda, hucum kayıt yaparak hazırlamıyor kimse albumunu, teknoloji gelişti, kayıt standartları git gide yükseliyor. Herkes "sound" un iyi olması, "mükemmel" olması için cabalıyor. Bunun sebebi, var olan pazarda "demode" kalmamak için, trende ayak uydurmakdışında "iyi olmak", "iyi görünmek", "iyi duyulmak"...

Rammstein'ın Völkerball Dvd' sinde belgesel niteliğinde "reise reise" albumu anlatılıyor. Davul editleri sırasında, edit apan kişi: "everything must be right on the time" diyor bir anda kameraya sokulup... Yani "hersey dogru ve tam zamanında olmalı". Sadece vokal değil, tüm müzik must be right on the time :))

Tabi ki tercih meslesi, eger daha salaş bir çalım isteniyorsa, ozaman edit yapılmaz! Ve fakat özellikle bazı janrlar bu "edit" hikayesini beraberinde getiriyor, olmazsa olmazı kılıyor..

Fotograf: Eger analog makineyle cekilip, bu sekilde bir seyler yapılmak isteniyorsa, bu da bir tercih meselesidir. Ama neden daha parlak, kontrastı ayarlanmıs, bir iki falso giderilmiş bir foto tercih edilmesin? 

Bunlar ayıp değil diyecegim o ki... "cok iyi fotografcı ama fotosop fotografcısı", böyle birsey yok! Tamamen yüzeysel bir gelenekcilik bu. Gelenekcisindir ve ona göre fotografların da vardır evinde ya da plakların.. O plaklara bakıp bakıp mutlu oluyorsundur, çaldıgında gelen cıtırtı huzur veriyordur ama yeni bir cd aldıgında da,  duydugun o çok iyi "sound" keyif veriyordur ... Olması gereken bu...

Eleştririken, yalnızca eleştirmek ve "eskiden"cilik yapmak biraz yapay geliyor artık. Belki bir "Banu Alkan" ın sarkıcılıgını savunmuyorum ama olması gerektigi gibi teknolojiden faydalanmak artık "ayıp" değil, "güzel" bir şey. 

Katılan vardır, katılmayan vardır bu tefekkürlere.. Ama en nihayetinde, bu nimetler, sağlam kullanıldıgında, işi bilen birileri tarafından kullaıldıgında, zevk verir, mutlu eder.


İstanbul'da kar vakti suan.. Herkese iyi haftasonları :) ...

1 yorum:

  1. Şahsen iyi olmayan bir fotoğrafı PS'te açmam bile. Yani zaten iyi olduğunu, o haliyle de paylaşabileceğimi düşünüyorumdur. PS benim için iyi bir fotoğrafı daha iyi sunabilmek için bir araçtır sadece. Çoğu zaman bir çerçeve eklemekten fazlasını yapmam ama o bile birşey sonuçta. Mesela Banu ALKAN'ın albümü, senin gözlerini çekeceğim diye duvara netleyip onu PS'te kurtarmaya çalışmam gibi bir şey olsa gerek. Gereksiz bir çaba. =)

    Diğer yandan teorik olarak mesela 3.2 milyon pikseli yanyana koyarak PS'te bir fotoğraf yaratabilirsiniz. Müdahale derecesi önemli kanımca. Farkı anlamak lazım. Fotoğraf iyi mi yoksa abartılmış renklerle, efektlerle mi iyi yapılmaya çalışılmış görebilmek lazım. Şart değil tabii. Hiç birini düşünmeden sonuçtan zevk almak ta mümkün. =D

    YanıtlaSil