31 Ekim 2011 Pazartesi

Van için rok!

Yazıma hızlı ve biraz da sert başlayacağım, önce biraz başka şeylerden bahsedicem..

Bugün Tolga Akyıldız'ın yazısına gelen yorumlara dayanarak, Tolga'ya değil, yorum yapanlara gelsin:

Okumak ve anlamak iki ayrı kavram biliyosunuz.. Bakmak ve görmek gibi..

Kimi bomboş gözlerle okur, kimi alt metinleriyle okur,

kimi seyreder bomboş gözlerle ve tek bir seye kitlenir, kimi de seyreder ama görünenin ötesini görür!

Össan'ın de dediği gibi sadece MEB kitaplarını ya da belli başlı ana gazeteleri okumakla olmuyor.. Şunu unutmamalı 'ironi' şahane bir seydir, anlaması zor oldugu için fazlasıyla keyif verici olabilir ve eğer anlamazsan çekilmezdir! Herşeye alınganlık yaparsın ve alınganlık dünyadaki en rahatsız edici histir.. Alınganlık en yorgun ve enerjisi düşük histir.. İroni ile çok alakalıdır.. İroni bulmaca gibidir, sudoku gibi de olabilir..

Yazıyı okurken Tolga'nın nereye varacagını çok iyi biliyordum ve bunu sosyal mecralarda paylşatıgımda altına ne yorumlar gelecegini de biliyordum.. Yorumlar içler acısıydı.. Ama burada zannetiğinizin dısında bir yorum da ben yapacagım! Bir kesim, baska bir kesim tarafından bok atılmaya, hakaret edilmeye, itilmeye o kadar aşina ki, artık ne okusa, ne duysa üzerine alınıyor, ters tepiyor ...

Zaten çok hassas olan Van için rock izleyicileri ve grupları, aslında her an tepki vermeye hazırdı bu süreçte.. Ancak Tolga Akyıldız'ı anlamayacak kadar da tembel değildi beyinlerimiz..
Malum iletişim çağında falan değiliz, bildiğin herkesin futursuzca cumleler sarfettiği, kavgalar ettiği bir iletişim savaşı çağındayız.. O kadar çok iletişiyoruz ki adeta suyunu çıkardık, hep hassasız ve mutsuzuz.. Yardım etmek için düzenlenen konserlere bile dil uzatan bir grup garip adam ve kadın ve bunların karsısında da duvar örmekten yorulmus bir grup adam ve kadın..

Nasıl olacak??

Nereye kadar???

Gelelim konsere..

Sanırım şu yaşıma kadar, okullardan mezun olmak dahil, yaşadığım en gurur verici gündü.. Arkadaslarımı o sahnede seyrederken onlarla da gurur duydum.

Ben hiç acitasyon yapmam

'Bugune kadar itildik kakıldık ama rokçular olarak sesimizi duyurduuuk' gibi ibareler niyeyse bana biraz sıkıntılı geliyor.. Hiç itilip kakıldıgımızı düşünmüyorum, azınlık oldugumuz için ruhumuzdan bir şey kaybettiğimize inanmıyorum.. Aksine güçlü oldugumuzu ve önümüze gelene 100 tekme savuracak kadar  da kalabalık oldugumuzu düşünüyorum.

600 gönüllü, 40 grup, Mehmet Turgut foto çadırı ve niceleri, herşey tıkır tıkır işledi. Tabi ki aksilikler olmadı mı?? Mutlaka olmuştur ama herkes amaca o kadar güzel hizmet etti ki, kimse geri dönüp bu sorunların üzerine gitmedi bile..

4 adet tır, tıka basa dolu Van'a yollandı..

Biz kalplerimizi ve ruhumuzu da yolladık Van'a rokçular olarak.. Birlik olmayı tercih ettik.. Seyirci yorulmaksızın sarkılara eslik etti.. En fazla ikişer şarkı çalındı ve gruplar arası aralar son derece insani seviyedeydi...

Yine çok uzun yazdım...

Ama yine yazmaya doyamadım dün gece ile ilgili..



20 Ekim 2011 Perşembe

bi saniye bi saniye bi saniye... NE?? Ne dedin sen??

'Programlar, konserler durdurulsun' ..!! Arkadaş, bence de durduralım her şeyi.. Hadi!!!! Ama bu sorunlar, bu acılar dinene kadar, her şey çözülene kadar durduralım, anlatabiliyor muyum?


Ya hep ya hiç! Bugün programları, konserleri iptal edip önümüzdeki haftaya yine kaldıgımız yerden göbek atmaya devam edeceksek bu dünyanın en büyük iki yüzlülüğüdür, bu düpe düz palavranın önde gidenidir, bu tepki değil gösterişten ibaret bir hadisedir... Ben de varım herrrrrr seyi durdurmaya!!! Ama sorun çözülene kadar durduralım o zaman! 



Eğlence sektörü tamamen dursun.. Madem bir tepki koymak istiyoruz ortaya, arkasında duralım! Mümkün mü peki? Tabi ki değil, hayaller kurmayalım! Büyük bir pazardan bahsediyoruz burada. O yüzden hiç bir konser ya da program iptaline saygı duymuyorum! Kızgınım ve mutsuzum!! 


Bir diger konu 'sosyal medyada herkes yasta, sıkıysa dağa çıksanıza, klavyeden yazmak kolay' gibi fikirler.. Bu tavırlardan hiç hoşlanmıyorum ! Ne oldu yahu ben mi yanlıs hatırlıyorum, hani bas bas bagırıyorduk 'fikir özgürlüğü' diye.. Alın size fikir özgürlüğü herkes istediğini yazıp paylaşıyor, kimse bi şey yazmayıp video paylaşsa facebook'ta, bu sefer de 'insanlar ölüyor umrunuzda değil' yazarlar. Ne yapmamızı istersiniz?? O zaman facebook hesaplarımızı ve twitterlarımızı kapayalım, tepki koyalım. Neyi çözecek peki??? 


Ben profil fotomu bayrak yapmaktan falan da bahsetmiyorum bunu da belirteyim! Tabi ki yazıcam isyanımı, sıkıntımı! Çünkü bu benim de davam, senin de davan. Bokunu cıkardık artık! Birbirimize yok yere sataşmaktan ve saygısızlık yapmaktan başka bir işe yaramaz olduk en nihayetinde.. İşin komiği 'sosyal medyada bagırmak kolay' yazan adam, neye isyan ettiğini farkında bile değil gibi geliyor bana ya da farkında ama o kadar farkındaki, akli dengesini yitirmiş ve delirmiş bu yuzden ne dediğini farkında değil....! 


Bu yaşananlara uzaktan bu kadar daralıyoruz. Bu adamların anaları, babaları, sevgilileri, kavuşamadıkları ve bir daha asla kavuşamayacakları insanlar var. Ve ben bunun sebebini düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum.. Kendimi durduracak değilim , bazı eleştirilerim, bazı fikirlerim var ve bunu da Twitter'dan ya da Facebook'dan yapabiliyorum, ben bununla ilgili bir şarkıya söz yazabiliyorum, ben tepkimi bu şekilde gösterebiliyorum, eger yapabildiğim şeyler bunlardan ibaret ise o zaman evet bunu yapmaktan vazgecmeyeceğim!!! Hiç bir şey düşünmeden, adeta bir ot gibi yaşayan ve yetişen biri olmak istemiyorum.. İnsanların ben yatagımda rahat uyuyabileyim diye ölmesini istemiyorum. Teşekkürü borç bilirim onlara apayrı.. Ama bunun adaletli bir iş olmadığını düşünüyorum. Hem de hiç!


Paylaşamadıgımız şeyin ne oldugunu artık anlayamıyorum. Yani paylaşamadığımız şeyin bizi ilgilendirdiğini düşünmüyorum daha doğrusu! Devlet babalar bir hırs içinde birbirlerine laf yetiştirip, birbirlerine hala fiziksel zarar veriyorlar abi.. 21.yy'da hala top-tüfek savaş yapıyoruz biz ve sonra da bir avuç aptal dönüp de 'biz medeniyiz' diyoruz. BİZ APTALIZ! Medeni böyle olunmaz...


Keşke siyasetten, politikadan, savaşlardan, hukuktan daha çok anlasam da hiç susmasam hep fikirlerimi bağırsam! Eskiden insanlar fikirlerini paylaşamıyordu.. Ağızlarımızı koli bandıyla kapatıp, ellerimizi kollarımızı henüz bağlamadı kimse.. Hazır böyleyken bırak, ben klavyeden ana avrat sinirimi ya da kızgınlıgımı bağırayım! Eğer sen beni durdurursan, o zaman lütfen bir daha çıkıp kimse 'fikir özgürlüğüüüü' falan diye bağrışmasın!


Klavyeden bunları yazın, yazalım, konusalım, bagıralım!!!...


Klavyeden asıl YAPMAMAMIZ gereken şeyler başka!!! Mesela başkalarına hakaretler yağdırmamak, mesela bir şeyi eleştirirken, kıçını yaymış, birasını açmış oturdugu yerden konuşan adamlar olmayalım ya da beğenmediğimiz şeyleri ipe sapa gelmez eleştirilerle yazmayalım mesela.. 


Anlatabiliyor muyum....